Sağlık

Afet Sonrası Çocuklarla İletişim: “Oyunun İyileştirici Gücü”

6 Şubat’ta yaşadığımız afette yıkılan binalar ve molozların yol açtığı ağır yaralanmalar nedeniyle çok sayıda çocuk yetim kaldı. Psişik olarak travma geçirmiş çocukların normallik duygularını ve parlak bir gelecek için umutlarını yeniden kazanmalarına yardımcı olmak için oyunun yumuşatıcı gücünden yararlanmak gerekir.

prof. Dr. Sonnur Işıtan, Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Bölümü’nde öğretim üyesidir. Sonnur Hoca çocuklarla sağlıklı bağlar kurmanın değerini şöyle anlatıyor: “Çocuklar biz yetişkinlerden farklı iletişim kurarlar. Çocukların iletişim becerileri de yaşlarına göre farklılık göstermektedir. diyor. Sonnur Hoca ile “Oyunun İyileştirici Gücü” üzerine sohbet ettik. Ben sordum, Sonnur Hoca anlattı…

– Çocukların gelişiminde oyun neden değerlidir? Açıklayabilir misin?

İtalyan bilim adamı ve eğitimci Dr. Maria Montessori, “Oyun, çocuğun işidir” demiştir. Gerçekten öyle. Çocukluk döneminde çocuklar oyun oynayarak öğrenir, sosyalleşir ve güzel vakit geçirirler. Oyun, çocukların dil, sosyal, duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimlerini kısacası tüm gelişim alanlarını destekler, rahatlatır ve güçlerini boşaltmalarını sağlar. Oyun oynamak, çocukların ruhsal gelişimi için temel bir gerekliliktir. Oyun oynamak da bir haktır. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 31. maddesi çocuğun oyun hakkı ile ilgilidir. Bu nedenle çocukların sağlıklı gelişebilmeleri, kendilerini ifade edebilmeleri ve öğrenme yaşantılarını destekleyebilmeleri için oyun oynama fırsatlarının sağlanması gerekmektedir.

– Kısa bir süre önce ülkemizde çok üzücü bir şok yaşadık. Bu süreçte çocuklar çok etkilendi. Oyun oynamak özellikle doğal afet yaşayan çocukları nasıl etkiler?

Evet. Çok üzücü bir deprem yaşadık. Doğal olarak çocuklarımız da çok etkilendiler. Birçok kayıp verdiler. Afet sonrası tüm bireylere “psikolojik ilk yardım” uygulamak çok değerlidir. Bu süreçte öncelikle bireylerin temel fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları karşılanmalı ve kendilerini imanda hissetmeleri sağlanmalıdır.

Deprem gibi yıkıcı doğal afetlerin ardından çocuklar içine kapanıklık, endişe, kaygı, ıstırap, depresyon, öfke gibi durumlar yaşayabilirler. Çocuklar daha önce ne olduğunu anlamaya çalışacaklar. Bunun için onlara yaş seviyelerine uygun güvenli bilgiler vermek gerekir. Çocuklar biz yetişkinlerden farklı bir biçimde iletişim kurar. Çocukların bağlantı kurma becerileri de yaşlarına göre farklılık göstermektedir. Küçük yaş grubundaki çocukların yaşadıkları üzücü olayı anlatmaları kolay değildir. Bu süreçte oyun oynamak çocuklar için gerçekten değerlidir. Çünkü çocuklar duygu ve düşüncelerini oyun yoluyla aktarırlar. Afet sonrası çocuklar için güvenli, çocuk dostu oyun alanlarının oluşturulması, depremlerin yıkıcı etkilerinin azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Çocuklar için oyun, hayata katılım ve başkalarıyla bağlantı kurmaktır.

– Oyun oynamanın çocuklar üzerinde yumuşatıcı etkisinden bahseder misiniz?

Bir felaketten sonra bireyler için dayanıklılık geliştirmek; insanların hayatta kalabilmeleri, uyum sağlayabilmeleri, yaşadıkları üzüntü ve kaygılardan kurtulabilmeleri değerlidir. Çocuklar felaketlerden büyük ölçüde etkilenir, ancak dayanıklılık geliştirmek için doğuştan gelen bir oyun oynama yetenekleri vardır. Çocukların birincil fiziksel ihtiyaçlarını karşılayarak ve oyun alanları sağlayarak çocukların dayanıklılıklarını destekleyebilir ve böylece kırılganlıklarını azaltabiliriz. Çünkü çocuklar oyun sırasında özgürdür, rahattır ve kendilerine güvenirler.

Özellikle travmatik ya da üzücü bir olay yaşadıklarında oyun oynamak, onların korku ve kaygılarından kurtulmalarını ve kendilerine güvenmelerini sağlar. Çocuklar böylece zorluklar karşısında dayanıklılık ve dayanıklılık geliştirirler. Oyun, çocukların travmayla başa çıkmalarına ve travmadan kurtulmalarına yardımcı olacak güçlü bir araç olabilir. Sadık, eğlenceli oyun alanları, şefkatli ilgi alanları ve ortamlar sağlamak, çocukların olumsuz duygularını azaltmada yardımcı olacaktır.

Afetlerden sonra çocukların rutin ve normallik algıları zedelenir. Bu nedenle düzenli ve dengeli rutinlerle inançlı hissedecekleri ortamlar oluşturmak gerekir. İlk adım, onlara iman ettiklerini hissettirmektir. Çocuklar beyin sarsıntısı sırasında ve sonrasında neler olduğunu anlatmak isteyebilir. Anlatmalarına izin verilmeli, sabırla dinlenmeli ama sonunda çocuklara “artık güvendesin” söylenmeli. Çocuklar oyunlarında, oluşturdukları hikâyelerde ve çizdikleri fotoğraflarda yaşadıkları şoku anlatabilirler. Yine aynı şekilde onların duygu ve düşüncelerine saygı duyulmalı ve nihayetinde artık imanda oldukları belirtilmelidir. Oyunlarını ve öykülerini mutlu sonla bitirmeleri sağlanmalı, yalnız olmadıkları, onlara yardım eden kişiler olduğu belirtilmelidir.

Burada değerli bir bahis, çocukların ortasındaki bireysel farklılıklardır. Her çocuk depreme karşı farklı yansımalar gösterebilir ve farklı düzeylerde ve şekillerde etkilenebilir. Çocuklar iyi gözlemlenmeli ve neye ihtiyaçları olduğu belirlenmelidir. Çocukların medyada depremle ilgili haberlere maruz kalması en aza indirilmelidir.

– Peki bu süreçte çocuklarla nasıl oyunlar oynayacağız?

Bu süreçte çocuklar aslında hayali, yaratıcı, hareketli oyunlar, top oyunları, bağlantıya dayalı ve manipülatif oyunlar, hayal oyunları, müzikli oyunlar, drama, müzik söyleme, resim yapma, fotoğraf çekme, dans etme, mesel, masal dinleme ve okuma. Bu tür oyunlar için oyuncak bebek, kukla, doldurulmuş oyuncaklar, kırtasiye ve boyama malzemeleri, tahta ve plastik bloklar, masa oyuncakları, konsept malzemeleri, oyun hamurları, hayvan figürleri, fotoğraf kitapları gibi eğitim materyalleri kullanılabilir.

Ayrıca çocukların rahatlaması için nefes-gevşeme oyunları oynanabilir. Çocukları hem grup hem de bireysel serbest oyun oynamaya teşvik eden başkanın kendisidir. Deprem gibi kontrolleri dışında gelişen olaylarda çocukların kendi kontrollerinde oyun oynamaları değerlidir. Çocuklara oynamak istedikleri oyun ve oyuncakları seçme şansı verilmeli, çocuklar oynamaya zorlanmamalıdır. Çocuklar kayıplar yaşadığı için oyunlarda rekabetçi süreçlerin (kazanan-kaybeden) olmamasına dikkat edilmelidir.

Oynamanın uyum sağlama gücü vardır. Çocuklar doğal olarak bu gücü içlerinde taşırlar. Çocukların özgürce ve keyifli bir şekilde oyun oynamalarını sağlamak yetişkinler olarak temel görevlerimizden biridir.

– Teşekkür ederim öğretmenim.

instagram

heyecan

LinkedIn

Facebook

habersorgun.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort